30 Nisan 2024
Gündem haber:

Ayakkabı Tasarımcısı olacağım

  • Anasayfa
  • Haberler
  • Ayakkabı Tasarımcısı olacağım

69.AYSAF Fuarı’nın Aysaf Talks programında muhteşem yükseliş hikayesi ve sıradışı tarzıyla dünyaca üne kavuşmuş Balmain & Bottega Veneta gibi dev markaların ayakkabı departmanlarının baş tasarımcısı Safa Şahin çoğunluğu yolun başında olan geç tasarımcıların oluşturduğu izleyicirine '' ilham olsun diye tamamen doğaçlama konuşacağım’’ diye başladı sunumuna.

İzleyenlerinin yoğun ilğisini gören Safa Şahin’e sunum sonunda plaketini veren AYSAD Yönetim Kurulu Üyesi Oğuz Aksu ‘’Elli yıldır bu mesleğin içindeyim. Türkiye’de sen bir ilksin ‘’ dedi. 

''İsmim Safa Şahin Yozgat doğumluyum.

Ayakkabı sektörüne girişim diğerlerinden daha farklı olmuş. Ben lisede okurken, benim abim İstanbul’a üniversite okumak için gelmişti. Onu ziyaret ettiğimde onun bir ev arkadaşı vardı..Ben ondan etkilenmiştim. Kendisi terlik falan yapıyordu.Yozgat’a döndükten sonra  dedim ki’’ ben de ayakkabı tasarımcısı olacağım’’.

TASEV ‘de eğitim aldım ve iki sene kadar ayakkabı sektöründe çalıştım.Çalışmak tam istediğim gibi olmadı.Girdiğim işlerden kovulmuştum. Eksizlerimi çok beğenmemişlerdi.

Benim yeteri kadar sanat bilgim yok tekrar hazırlanayayım diye düşündüm. 

Sonra Güzel Sanatlar Konya Selçuk Üniversitesi Resim Bölümü’ne eğitim aldım.3. Sınıfta iken Tasrım yarışmasına girdim. Birinci girdiğimde kazanamamıştım ama ikinci girdiğimde kazanmıştım.

 Oradaki eğitim hakkı benim en büyük çıkış anahtarındı. Gitme hayalim vardı.  Sonra bir aksilik oldu yurt dışına gidemedim. Kazanmış olduğum hakkımı değerlendiremedim. Kontenjan dolmuştu. Sonra tekrar sektöre döndüm Kendi çabalarımla bir şeyler yapmak için sosyal medyayı kullandım Instagram'dan çalışmak istediğin firmalara kendimi göstereyim diye bir yol izledim. O sırada Steve jobs’ın bir konuşması vardı ‘’Her güne bir tane nokta koy. Bu nokta git gide büyüyecek. Sonra baktığında kocaman bir nokta olacak’’.Bu klasik bir moddu ama ben buna inanmıştım. Her gün gidip bir kafede  sabahtan akşama kadar çalışıp, her gün bir tane post yapıyordum.Bunlar bayağa birikmişti.Sonra Nike’dan bir email aldım. Nike ‘’Biz seni 6 aydır takip ediyoruz.Ciddi gelişmeler kaydettin Amerika’ya gelip bizimle görüşme yaparmısın?’’ O sıralar benim işler çok iyi gitmiyordu.Türkiye’de çok kötü, iyi değil cidden kötüydü.Hatta bir yerde çalışıyordum.Maaşım böyle yarıyaya düşmüştü.Sonra derken olay harçlığa döndü.Sonra aradığım da telefonlarımı açmıyordu.Böyle şey diyordu. Bir aradığımda ‘’Ben sana harçlık göndereyim’’ falan. Çok cüzzi bir miktar haçlık göndermek. Baktım işler böyle yürümüyor.Sonra başka yolu denemiştim. Bu yol. İşte bu yol aslında bütün kapıları açan bu yol oldu.Ben bu kadar sıkıntı çekerken Amerika’ya apar topar gitmiştim.Ben indiğimde böyle Limuzin tarzı Sedan siyah bir araba takım elbiseli bir adam kapıyı açmış bana arabayı gösteriyordu.Burda bu kadar sıkıntı çekerken, bu kadar ciddi tasarımcıya değer veriyorlar mı diye çok şaşırmıştım. Peşinden iş görüşmesi çok pozitif geçti.Normalde iş görüşmesi yapılır peşinden bir hafta sonra size olumlu yada olumsuz dönüş yapıyoruz demişlerdi. Ama olay anında hemen teklifte bulunmuşlardı. Şu kadar para vereceğiz hemen başlarmısın demişlerdi. Be hemen hızlı bir şekilde kabul etmiştim.Sonra apartopar geldim buraya vize süreçleri falan. Ben iş görüşmesinde İngilizcemin kötü olduğunu ‘’buna rağmen beni işe alıyormusunuz?’’ deye sormuştum. Onlar bunun hiç sorun olmadığını, öğreteceklerini söylemişlerdi.Sonra Amerika’ya taşındım. 2,5 sene kadar Nike’ta çalıştım...''